Sinema yapımları genel olarak incelendiğinde uyuşturucu ve alkol bağımlılığı bir birey için olabilecek en kötü şey gibi aktarılır. Bu durumda özellikle Amerikan sinemasının etkisi büyük olmakla birlikte diğer birçok ülke sineması da aynı söylemi aktarmaktadır. Yapımların ortak noktasında ise ilk sahnede uyuşturucu ve alkol bağımlılığından kurtulmakta olan bir karakter, ikinci sahnede uyuşturucu veya alkol bağımlılığına yaşadığı dramatik olaylar dolayısıyla geri döner. Bu anlatımın klişe haline gelmiş olmasından dolayı hemen hemen hiçbir film rehabilitasyonun gerçek yüzüne değinmemekte, değinenler arasından çok az bir sayıda film başarıyla aktarmaktadır. Rehabilitasyonun başarılı olabilmesi için kişinin sadece bağımlı olduğu şeyi bırakmasının yanı sıra aynı zamanda da sıfırdan yepyeni bir hayat kurması gerekmekte, çoğu zamanda da kişinin kişiliğinin tamamen değişmesi gerekmektedir.